Geçtiğimiz sezonun ortasında başlayan sorunlar yumağı bir türlü çözülmezken; işler her geçen gün daha çok sarpa sarıyor. Ligin ilk yarısında alınan 25 puan Avrupa umutlarını yeşertirken, Başkan Murat Sancak’ın beklenmedik bir anda; “Takımda ikilik var” diyerek revizyona gitmesiyle birlikte baştan aşağıya değişen kadro sadece 14 puan almış, Demirspor küme düşmekten son anda kurtulmuştu.
2024/2025 sezonu başlangıcı ise tam bir kaos görüntüsünde.
Başkan ile taraftar grupları arasında başlayan ve zaman zaman bel altına inen kavga; karşılıklı suçlamalarla devam ederken, geride kalan 4 haftada alınan 1 puan Demirspor’daki olumsuz tablonun göstergesi oldu.
Altyapı ağırlıklı, 20 yaş altındaki gelecek vaat etmeyen futbolcuların yanı sıra, elde kalan bir avuç piyasası olan futbolcuyla Mavi-Lacivertliler ilk yarı bitmeden SÜPER LİG’e havlu atacak gibi. Mevcut kadro, Süper Lig ayarında olmayıp, rekabet gücü bulunmayan konumda.
“Görünen köy kılavuz istemez” derler.
Maalesef gidişat bu yönde.
Mavi-Lacivertli renklere, armaya gönül vermiş gerçek taraftarlar; aidiyet duygusundan hareketle, içi yanarak feryat ediyor. Bu haklı isyanının arkasında bir şeyler aramak yanlış.
Başkan Sancak; kamuoyunu aydınlatmak bir yana, sosyal medya üzerinden taraftar gruplarına ayar çekerken, Adana kamuoyunun beklediği yanıtları vermekten imtina ediyor.
“Maddi durum iyi değil. Transfer tahtamızı açamıyoruz. Gençlerle gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. İmkanlar ölçüsünde mücadelemiz sürecek” demek bu kadar mı zor?
Mavi boncuk dağıtıp, “Transfer tahtamızı açmasak bile bu kadro yeterli, mevcut kadromuzla ilk 10’a gireriz” demek taraftarın aklıyla dalga geçmek değil de nedir?
BEKLENTİLER BOŞA DÜŞTÜ!
6 sezon önce yapılan genel kurulla birlikte Adana Demirspor’un şirketleşme yolunda attığı adımlar, taraftarların bir bölümünde heyecan yaratmıştı.
Paralı bir kişinin kulübü satın alıp DÜNYA YILDIZI yapacağı vaadine kanan bir grup taraftar hemen yeni yönetimin etrafında konumlanıp, şirketleşmeye karşı çıkanları tehdit etmeye varan tutum ve davranışlar içerisine girmişti.
Bir grup iyiniyetli taraftar grubu ise; Demirspor’un şirketleşmesine, hisselerin yüzde 51’inin kulüpte kalacağı vaadiyle destek vermişti.
Bırakın hisselerin yüzde 51’inin kulüpte olması, tamamının tek elde toplanması; her geçen gün taraftarları endişeye sevk ediyor.
Geçmişte yaşanan Mersin İdmanyurdu ve Malatya örnekleri ortada.
2014’de sessiz-sedasız bir girişimde bulunularak Ticaret Odası’na şirketleşme başvurusu yapılmış ve hisse dağılımı bile ortalığa serilmişti. Daha sonra 2021’de Murat Sancak ATO Sicil Kayıtlarında yer alan şirket kayıtlarını güncelleyerek Adana Demirspor Futbol AŞ’nin yönetim kurulu başkanı olmuş ve; “Hakkın rahmetine kavuşana kadar başkanınızım” diyerek, kulübün tek sahibi olduğunu ilan etmişti.
Bir zamanlar; Adanaspor’un Bayram Akgül tarafından satın alınmasıyla dalga geçen Şimşek taraftarları, şimdi daha da kötü duruma düştüklerini görünce Bayram Akgül’e haksızlık ettiklerini anlamış oldu.
Bayram Akgül; kent dinamiklerinin Adanaspor’un şirket olduğunu ileri sürerek yardım etmemelerinden yakınırken; yalnız bırakıldığından dem vurmuştu.
O dönemler kent protokolü ve bazı iş insanları; Adana Demirspor’a ise karınca kaderince yardım edip, protokol tribününde yer alıp, zaman zaman da forma+bilet desteği vermişlerdi.
Demirspor’un da şirketleşme yoluna girmesiyle birlikte futbolseverler müşteri durumuna düşerken, kent dinamikleri Mavi-Lacivertlilere de sırt çevirmiş, bu kez geçmişte Başkan Bayram Akgül’ün ifade ettiği gibi Başkan Murat Sancak da aynı sıkıntıları dile getirmeye başlamış oldu.
Transfer tahtası kapanan, futbolcuları “batan geminin malları” durumuna düşen, her gün bir futbolcunun kulüpten kaçarcasına serbest kaldığı, altyapıdan futbolcularla Süper Lig’de mücadele eden Mavi-Lacivertliler üzerindeki kara bulutlar dağılmazken, “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” sözünden hareketle, ligde kalıcı olmayacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok.
NEREYE KADAR ŞİRKETLEŞME?
FİFA+UEFA’nın, futbola kara paranın girmemesi, futbol gelirlerinin futbol dışında harcanmaması, futbolun temiz kalması çabalarına karşın; maalesef ki; futbol futbol olmaktan çıktı.
90’lı yıllarda futbolun içinde bulunduğu duruma dikkat çeken Simon Kuper, “Futbol asla sadece futbol değildir” derken, gerçek hayat içerisinde futbolun ne denli etkili bir güç olduğunu ifade etmişti.
Günümüz ekonomik koşullarında şirketleşme; futbolda rekabet ve eşit şartlarda mücadele açısından kaçınılmaz hale geldi. Ülkemizde birçok büyük kulüp şirketleşmeyi sorunsuz başardı. Bu kulüplerin şirket-kulüp diyaloğu, ilişkileri, finansal kaynak kullanımı, profesyonelleşme çalışmaları nasıl sorunsuz işliyor, bilmek gerekir.
Diğer kulüpler bunu nasıl başardı?
Adana Demirspor bu konuda ne durumda?
Bilmiyoruz… Net bilgilere ulaşmada sıkıntı yaşanıyor.
Bilgi istendiğinde, “Hesap soramazsınız” deniliyor…
“Getirin parayı, kulübü size vereyim” denilerek, çemkiriliyor…
Kavgada hayır yok… Kırıp-dökerek, inatlaşarak bir yere varılmaz.
Ortak paydada bir araya gelip, sorunları çözmek için kafa yormak gerekir.
Biraz empati, biraz aidiyet duygusu, biraz hoşgörü ve biraz da sorunları paylaşıp, birlikte çözüm arayışına girilse her şey rayına girer.