Adana Demirspor transfer tahtası kapalı olduğu için, geçen sezondan elde kalan oyuncularıyla Fenerbahçe deplasmanına çıktı ve karşılaşmadan tek golle yenik ayrıldı. Aslında Fenerbahçe karşısında alınan tek gollü yenilgi başarı sayılabilir Murat Başkanın dediği gibi, 5-6 gol yememizi bekliyorlardı ama maçın sonunda dikkat etmek zorunda kaldılar. Evet…Belki puan da çıkarabilirdik bu zorlu deplasmandan oyunun sadece defansif yönünü oynayarak ama neye yarar? Futbolda oyunun her iki yönünü oynamak zorundasın. Hatayspor Galatasaray karşısında, biz Fenerbahçe karşısında sadece savunma yaparak, 90 dakikada 2-3 defa rakip kaleye giderek puan almaya çalışıyoruz o zaman da yenilgi kaçınılmaz oluyor. Diyeceksiniz ki, bizden 10 kat fazla bütçeli takımlar karşısında başka ne yapabiliriz ki…Böyle de yeniliyorsun, çirkinleştirmeden oyunun iki yönünü de oyna, öyle yenil. Fenerbahçe karşısında olduğu gibi karşı kaleye gitmek için, bir saat geçmesini bekleme…
4-1-4-1
Fenerbahçe karşısında sahaya kağıt üstünde 4-1-4-1 formatıyla çıktık. Manev- Semih- Gravillon- Rodrigues geri dörtlüsünün önüne Maestro’yu yerleştirdik. Yusuf Sarı- Michut- Tayfun- Milad orta dörtlüsünün önüne de Yusuf Barasi’yi koyduk. Ama ne gezer? Yediğimiz baskı karşısında çıkamayınca, savunmada kalabalık kaldık, hücumda çoğalamadık. Yusuf Sarı’nın kendi sahada, aklı başka yerde olunca etkisiz kaldı, beklenen driplingleri atamadı. Michut ve Tayfun, Maestro’nun yakınında oynayıp halı saha futboluna çevirince, değil şut çekmek, rakip ceza alanına yaklaşamadık. Valkanis hoca mutlaka çözüm bulacaktır…
Deniz Eren Dönmezer…
Fenerbahçe karşısında kalemizi 15 yaşında ki bu gence teslim eden Valkanis hocayı kutluyorum. Çukurova Demirspor’dan yetişen Kamil hocanın talebesi bu genç, şansını iyi kullandı ve kalıcı olma yolunda önemli bir başlangıç yaptı. Transfer tahtasının kapalı olması belki bu şansı doğurdu ama tebriklerimi Valkanis hocaya gönderiyorum zira kötü bir skorda kabak kendi başına patlayacaktı ”Fenerbahçe karşısına 15 yaşında çocukla çıkılır mı” diye…Bazan krizler gençlere böyle fırsatlar çıkarabiliyor…
Kısa kısa…
-Murat başkan bizlere ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyor. Transfer tahtasının açılmasına ışık yakmıyor, bu kadroyla onunculuk hedefliyor. Bu kadroyla belki ama para getirebilecek Gravillon- Semih- Michut- Maestro- Yusuf Sarı transferlerine değiniyor. O zaman ne olacak takımımızın hali?
-Basit bir şans golüyle yenildik diyenler var ama Dzeko’nun tecrübesine ve zekasına yenildik. Önce bir aldatma koşusuyla Gravillon’u bir yerlere yolladı sonra daha top kendisine gelmeden göndereceği köşeyi saptadı ve tek vuruşla takımını galibiyete taşıdı…
-Taraftarlarımız yine takımımızı yalnız bırakmadı 1170 TL gibi pahalı fiyatla misafir tribününde yerlerini aldılar ve takımlarını desteklediler…
-Karşılaşmanın hakemi Attila Karaoğlan tecrübesiyle götürdü ve maçın önüne geçmedi. Oosterwolde ve Milad’a gösterdiği sarı kartlarda haklıydı…
-Fenerbahçe salı günü şampiyonlar ligine ”devam mı, tamam mı” maçı oynayacağı için konsantrasyon kaybı yaşadı. Önemli maçlar arefesinde oynanan maçlar risklidir, kaybetmeden geçtiler. Aynı konuyu bizim takıma uyarlarsam, Fenerbahçe maçına oyuncuları hazırlamak kolaydır, oyuncu mental olarak vitrine çıkmak için kendi kendini hazırlar. Bizim zor maçımız, bu hafta sonu evimizde oynayacağımız Rize maçıdır…
-Her iki takım adına da ağustos sıcağında oynanan zor maçtı. Sahada ki hiç bir futbolcunun koşu mesafesi bazında 10km. üzerine çıkamaması bunun göstergesi. Aynı futbolcular ligin ilerleyen haftalarında 12-13 km.lere ulaşacaklardır…
Özetle…
Madem ki tahtamız kapalı, açılmayacak gibi duruyor…Madem ki ”giden gider, kalan sağlar bizimdir” politikasıyla yola devam edeceğiz…Murat başkan taraftar grublarıyla dalaşmayı bırakıp, bir basın toplantısıyla stratejisini açıklamalı. Be belirsizlik nereye kadar gidecek, yukarıda saydığım isimlerle yollar ayrılırsa, ne olacak takımımızın hali? Murat başkan bir senedir kafasında ki politikayı camiayla paylaşmadan uyguluyor bari bundan sonra ki politikasını açıklamalı…Nereye kadar?