Her ne kadar ilk maçta alınan galibiyetten dolayı mutlu olduysak da içimizde tereddüt vardı. 6 aydır resmi maç oynamayan, futbolcu kadrosunun büyük bölümünü kaybeden, ekonomik sebeplerden dolayı Adana’nın sıcağında kamp yapmak zorunda kalan Adanaspor’u ilk kez izleyecek olmanın da sevinci vardı.
Gözlemlerimizi okurlarımızla paylaşıp, en azından onları bilgilendirmek amacıyla stadın yolunu tuttuk. Demirspor maçlarının aksine yollar bomboştu, stadın çevresinde de az sayıda kalabalık vardı. Tribünlere gelen her iki takım taraftarının sayısı Bin kişi bile etmiyordu.
Basın tribünü ve sahadaki basın mensuplarının sayısı da iki elin parmakları kadardı.
Her iki taraftar grubunun karşılıklı sevgi gösterileri, birbirlerine iltifatlar derken maç başladı.
Adanaspor karşılaşmaya 4-4-2 saha dizilişiyle başladı. Oyunun ilerleyen bölümlerinde sahada sadece iyi niyetle koşan ancak teknik olarak vasatı aşmayan oyuncular vardı. Sergilenen futbol ise 2.hatta 3.lig ayarındaydı. Taktik varyasyonun olmadığı, bolca pas hatalarının yapıldığı karşılaşma genelde orta sahada geçerken; göze hoş gelmeyen bir futbol vardı.
Rakip Şanlıurfaspor ise kadro olarak Adanaspor’dan daha iyi gözükürken, ligin başı olması hasebiyle henüz uyum sorunu yaşadıkları belliydi. Nitekim Adanaspor’un cılız atağında Barış Gök ters bir vuruşla Adanaspor’lu futbolcuların yapamadığını yaptı ve evsahibi Adanaspor’u 1-0 öne geçirdi.
Maçın ikinci yarısında oyun sık sık durdu. Su molaları, oyuncu değişiklikleri ve Turuncu-Beyazlı futbolcuların sık sık kendilerini yere bırakmasıyla oyun bir türlü tempo kazanamadı.
90 dakika boyunca topa daha fazla sahip olan konuk ekip, ikinci yarıyla birlikte tempo yükseltti ve oyunu rakip alana yıktı. Rakibin kurduğu baskıyı ayağa paslarla ve topu boş alanlara taşıyarak kırmaya çalışan Adanasporlu futbolcular, bu anlayışı sahaya yansıtacak teknik kapasiteden yoksun olunca; Şanlıurfaspor’un golü adeta “geliyorum” dedi.
Tribündeki bir avuç Adanaspor taraftarı da golün geleceğini anlamış olacak ki; takımını ateşlemeye çalıştı ancak sahadakilerin gücü bu isteği karşılamaktan uzaktı.
Turuncu-Beyazlılar ikinci yarıya 4-5-1 saha dizilişiyle başlayarak rakibin agresif ve baskılı oyununu engellemek istedi ancak sıcak ve nem rakipten çok Adanasporlu futbolcuları vurdu.
Sarı-Yeşilliler ilk önce defansın uyuduğu pozisyonda beraberliği sağladı. Maçın sonlarına doğru daha fazla baskı kuran Şanlıurfaspor adeta tek kale oynarken Adanaspor tel tel döküldü.
Oyuna sonradan giren ve ne oynadığı belli olmayan Devran rakibin ilk golünü hediye ederken, İbrahim Aksu 83.dakikada kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonu acemice harcarken, takım atağa kalktığında topu en geriye atması, ikinci golde kafaya yükselen rakibi seyretmesiyle birlikte Adanaspor taraftarını çılgına çevirdi.
Kaleci Ahmet özellikle oyunun son dakikalarında sık sık kendini yere bıraktı. Saha içinde tedavi gören, Adanaspor’un oyun içerisinde 3 kez değişiklik için oyunu durdurması nedeniyle oynamak zorunda kalan kaleci Ahmet; gol pozisyonunda sakatlığının verdiği acıyla olsa gerek direğin dibinde çakılı beklemek zorunda kaldı ve golü de kalesinde gördü.
Maçın ardından basın mensuplarının sorusunu yanıtlayan Teknik Direktör Özkan Pulat’ın kadronun yetersizliğinden yakınması dikkat çekti.
Karşılaşmanın son düdüğüyle birlikte Yeni Adana Stadı’na gelen ve deprem sonrası takımını ilk kez izleme fırsatını değerlendiren Turuncu-Beyazlı formaya ve armaya gönül veren bir avuç taraftar, bilindik-klasik tepkisini ortaya koyup, “Bayram Akgül’ü istemiyoruz” sloganı attı.
Görünen o ki; tribünler yine boş kalacak, Adanaspor yine mucizelere sığınacak, Başkan Bayram Akgül tüm tepkilere rağmen yine bildiğini okuyacak. Sonrası ise; 4 takımın küme düşeceği ligde klasmanda en altlarda yer alacak.
Bu kafayla ligde kalır mı bilinmez ama; Adanaspor mucizelere alışık…
Olur mu olur!…