Adana Demirspor evinde lider Galatasaray’ı ağırladı ve 3 gollü ağır bir yenilgi aldı. Maçtan sonra Hikmet hoca’ya basın toplantısında bir sorum oldu.
‘’Maç öncesi planlarınızdan hangileri tutmadı ki, böylesine ağır bir yenilgi aldık’’? Cevap ‘’Bütün planlarım tuttu’’…Açıklayamadı ağır yenilginin nedenleri, Galatasaray’ın büyüklüğüne bağladı…Hocamızın açıklayamadıklarını ben açıklayayım. Demeliydi ki…
-Kalede Magomedaliyev’e görev verdim, beklentim büyüktü. Nitekim birkaç şutu karşıladı fakat Ziyech’in ceza alanı dışından çektiği şutta, zamanlama hatasından öyle bir gol yedi ki, dengeli giden maçın kırılma noktası oldu. Hele hele Kerem Demirbay’ın çok dar açıdan attığı golde ki hatası affedilmezdi…
-Defansın sağ kanadında Youcef Atal’a görev verdim. Bundan önce ki maçlarda başarılı performansları vardı. Maça kötü başladı, çok top ezdi. Daha önce ki etkili dripling ve slalomlarından eser yoktu. Yapacaklarından fazlasını yapma arzusu, Youcef’i basit oyundan uzaklaştırdı. 24 top kaybı ve orta ve uzun attığı 9 pasın sadece birinin isabetli olması, kendi adına olumsuzluktu…
-Keza defansın solunda görev verdiğim Milad beklentilerime cevap veremedi. Daha önce ki maçlarda yaptığı etkili bindirmeleri, bir defa gerçekleştirebildi. Yine de takımın ayakta kalanlarındandı…
-En büyük talihsizliği defansın göbeğinde görev verdiğim Semih’te yaşadım. Maçın henüz başlarında ayak parmağından yaşadığı sakatlık planlarımı alt üst etti oysa ki defansfta benim sigortamdı. Yerine maç eksiği olan Manev’i almak zorunda kaldım, ikili mücadele kazanamadan maçı bitirdi…
-Defansta ayakta kalan oyuncum Gravillon oldu. İcardi’yi kontrol ettiği gibi, geriden takımımızı atağa kaldıran 4 isabetli uzun top attı, %93 lük doğru pas ile oynadı…
-Genç yıldızımız Maestro’yu defansın hemen önüne, ön libero mevkiine koymuş, ilk topları karşılamasını istemiştim. Yaptı da… Çalışkanlığına estetik hareketlerde ekleyerek 3 başarılı top sürme girişimi ve 9 ikili mücadele kazanımıyla maçın yıldızı olmaya hazırlanırken, öylesine ölümcül iki hata yaptı, takımımızın 2 gol yemesine neden oldu. Birincisinde kalabalık defanstan topla çıkma isteği Ziyech’in attığı ilk gole, ardından pozisyon hatası yaparak kaçırdığı Kerem’in attığı 2. gole neden oldu…
-Orta alanda görev verdiğim genç Michut, beklentilerime karşılık veremeyenlerdendi ancak 65 dakika dayanabildim. Aslında yüksek oranda topu doğru kullanma ve az top kaybı ile basit oynayan bir oyuncum ama üretmiyor, ceza alanına yaklaşamıyor dolayısıyla varlığıyla yokluğu farketmiyor. Aslında Emre Akbaba sakat olmasaydı, işlerim kolaylaşacaktı…
–Balotelli benim tatlı belam…Oynatsam da olmuyor, oynatmasam da…Oynatırsam hücum preste etkisiz kalıyoruz ama orta sahadan defans arkasına yaptığı servisten memnunum. Fiziki yetersizliği gol noktalarında ki etkinliğini de azalttı. Oynatmasam, ‘’neden oynamıyor’’ diye eleştiri alıyorum yani oynatsam bir türlü, oynatmasam öbür türlü…
-Forvetin sağ kanadında Mendoza, geldiğinden bu yana en iyi oyununu oynadı. Zaten oyun planımızda Balotelli’nin defans arkasına atacağı uzun toplarla Mendoza’yı buluşturmaktı, oldu da…Ancak son vuruş eksikliği ve Muslera’nın kalesinde panterleşmesi gollere engel oldu. Topun dibine girme, doğru köşeyi seçme konularında eksiklikleri var. Maçın bizim adımıza en etkili oyuncusuydu…
-Sol kanatta Yusuf Erdoğan’a görev verdim, vermez olaydım…Sakat olan Yusuf Sarı’yı o kadar aradım ki… Kanatlardan beklediğim atakları geliştiremediği gibi, arkasında oynayan Milad’ın önünü kapatamadı…
-Keza santrforda oynattığım Yusuf Barasi’de etkisizdi zaten bu seviyelerin oyuncusu değil. Rakip defansı zorlayamadığı gibi, gol noktalarının uzağında kaldı…
Güle oynaya ceza alanına girdik…
Beklerdim ki, yukarıda ki açıklamalar Hikmet hocadan gelsin ama ne gezer…’’Benim bütün planların tuttu, futbolcularıma teşekkür ederim’’ demekle basın toplantısını geçiştiremezsin. Galatasaray hocası Okan Buruk ‘’güle oynaya 56 defa rakip ceza alanına girdik, bunda Demirspor’un kanat oyuncularının geriye dönmemesinden yararlandık’’ derken, Hikmet hocanın yaptık larından bahsetmesi, yapamadıklarına değinmemesi yukarıda kullandığım ‘’geçiştirme’’ kelimesinin tam karşılığıydı…
‘’Kulübeden gelen güç’’ olamadılar…
Oyuna sonradan dahil olan Manev- Nabil- Tayfun- Aimbetov etkisiz kaldılar ve ‘’kulübeden gelen güç’’ olarak takımlarına katkı koyamadılar…
Eksik kadro…
‘’Maça 11 kişi başlıyorsan eksik kadrodan bahsedemezsin’’ diye bir özdeyiş varken, Yusuf Sarı ve Emre Akbaba gibi as oyuncularından yoksun çıkmak oldukça zordu ve eksiklileri hissedildi. Bir de bunlara maç başında Semih’in sakatlığı eklenince, ‘’eksik kadro’’ deyimi fazlasıyla ön plana çıktı…
Ben genelde köşe yazılarımda maçın kare asını açıklarım ve buranın müdavimleri vardır. Yusuf Sarı ve Semih kare asa en fazla giren oyunculardır. Zaman zaman Emre Akbaba’da zorlar kare ası…Yine kare asa en fazla giren oyunculardan Youcef Atal’ın, Galatasaray karşısında sıfır çekmesi, belki sezonun en eksik kadrosuyla sahadaydık, dedirtti…Dikkat ettiyseniz, bu maçın kareasını yapamadım. Mendoza haricinde girecek oyuncu yoktu…
Özetle…
Galatasaray bizim rakibimiz değil, kimin şampiyon olacağı bizi ilgilendirmiyor. Biz haftaya İstanbulspor deplasmanını kayıpsız atlatarak, matematiksel olarak süper lig de kalmak istiyoruz…
Ekonomik sıkıntıların giderilmesi arzumuz, bu konu da yönetimden açıklama bekliyoruz. Taraftarlar bilgi kirliliğinden endişe duyuyorlar…
Takımın iskeleti korunarak, doğru kadro mimarisi uygulanarak gelecek sezona başlamak istiyoruz…Ne diyelim…Bu işte bir Hikmet var…