Bir film klişesi…

Ama Adana Demirspor’a da tam uydu…

Geçtiğimiz yıl evindeki tek yenilgiyi ligin sonunda, sıralama netleşmişken Beşiktaş karşısında alan Adana Demirspor’un evindeki yenilmezliği, sürpriz bir şekilde Samsunspor karşısında sona erdi.

Son haftalarda istenilen sonuçları alamayan, henüz deplasman galibiyeti bulunmayan Mavi-Lacivertliler, ligin tabanındaki Kırmızı-Beyazlılardan 3 gol yedi.

Rakip tek galibiyeti evinde Hatayspor karşısında 2-1’lik skorla alırken, bu sezon deplasmanda bir kez 2 gol birden atabilmişti. Ancak Adana Demirspor’a 3 gol attılar, net 2 pozisyondan da yararlanamadılar.

Sahaya savaşçı kimliğini koyamayan, iki pas yapamayan, kanatları çalıştıramayan, topu eveleyip-geveleyip rakibe kaptıran, amaçsız ve ruhsuz futbolcuların kendi taraftarı önündeki çaresizliği, Adana Demirspor taraftarını kahretti.

Montella döneminde bir maç formasyonu olan, pivot santrafor özelliği olmayan ve maçların çoğuna 4-6-0 saha dizilişiyle çıkan ve bir oyun ruhu olan Adana Demirspor o eski kimliğini arar durumda.

Samsunspor karşısında her futbolcu adeta tel tel döküldü.

“Rakibi küçümsediler” desek, O da doğru değil.

Çünkü son haftalarda takım halinde fizik gücü düşmüş durumda.

İkili mücadelelerde sürekli yerde kalan futbolcuların çokluğu, takımın tempo yapmasını, oyunu rakip alana yıkmasını zorlaştırdı.

Her futbolcu adeta geriye gitmiş durumda. Ya çalışmıyorlar ya da hocaya inanmıyorlar.

***

Staumboli; babasının vefatı nedeniyle ülkesinde.

NDiaye; sakatlıktan çıktıktan sonra bir türlü eski formunu bulamadı. Adeta ‘kamikaze’ herkese dalıyor. “Kontrolsüz güç, güç değildir” sözünün sahadaki örneği.

Belhanda; kafasına göre oynuyor. En çok da maç seçtiği eleştirileri yapılıyor. Topu alıp kafası önde bir şeyler yapmaya çalışıyor ama en küçük dokunuşta yerden kalkmıyor.

Emre; çalım hastası. Topu alıp rakibi çalımladıktan sonra geriye dönüyor rakibi tekrar karşısına alıyor.

Her takım artık  Yusuf Sarı’ya özel önlem alıyor. Sağdan bindirip topu içeri çekip, uzak kale direğine vuran veya cezasahası içine kavisli orta kesen Yusuf Sarı, eski formundan uzak bir görüntü sergiliyor.

Hal böyle olunca her takım; sert oynayan savunmacıyı Yusuf Sarı’nın üzerine salıyor ya da ikili sıkıştırmalarla dripling yapmasına imkan vermiyor.

Yusuf Erdoğan mücadeleci, oyunu bırakmıyor ama beklenilenden uzak. Soldan taşıdığı topu bir türlü kale sahası içerisine ortalayamıyor. Ya dağlara taşlara yolluyor ya da rakibe şutluyor.

Mbaye Nıang; geldiğinden bu yana akan oyunda istenilen düzeyde değil. Topla nerede buluşacağını bilmiyor. Savunmanın kucağında kalıyor. Boşa kaçmadığı için de beklediği topları alamıyor. Güçsüz, pres yapıp rakip savunmayı hataya sürükleyecek hamleleri yapamıyor.

Defans hattına gelince;

Svenson; her maç belli bir standardı olan, kanattan top taşıyan, rakip kanat akınlarını kesen önemli bir futbolcuyken; sakatlık sonrası istenilen düzeyden uzaklaştı. Maçın ikinci yarısında yerini Dorukhan’a bıraktı.

Gravilon’un yokluğunda Semih adeta çaresizleri oynadı. Sağında Abdulsamet Burak, solunda Abdurrahim Dursun ve kalede güven vermeyen Muhammedaliyev…

Kaleyi koruyan Muhammedaliyev hiç güven vermedi. Yediği 3.gol tribünleri kahretti.

Ertaç’ın oynadığı maçlarda; defanstan ayağa paslarla çıkan, oyunu geriden başlatan Adana Demirspor bu karşılaşmada Muhammedaliyev’in eliyle veya ayağıyla gönderdiği ancak hedefini bulmayan uzun paslarıyla çok zorlandı.

Defansın solunda oynayan Abdurrahim Dursun; bu takımın futbolcusu asla değil. Topu ayağının altından kaçırdı, iki pas yapamadı, yanındaki arkadaşına verdiği paslar hep kısa düştü, rakip baskısında yerden kalkmadığı yetmiyormuş gibi; cezaalanı sol çaprazında, kale içi adam kaynıyorken, rakibin sırtı kaleye dönükken adamın ayağına basıp penaltıya sebep oldu.

Tribünlerin tepkisine ve top ayağına her geldiğinde ıslıklamasına rağmen, Teknik Direktör Kluvert 61.dakikaya kadar A.Dursun’u sahada tuttu.

Abdurrahim Dursun’un yerine oyuna dahil olan Yusuf Baresi biraz olsun takımı hareketlendirirken, sol çaprazdan cezaalanına girip topu uzak köşeye plaseleyerek takımını umutlandırdı ancak, bu gol puan için yetmedi.

Abdulsamet Burak, stoper mevkiinde sırıttı. Semih ile uyum sağlayamadı. Mecburiyetten oynadığı bu maçta, gelecek adına taraftarları kaygılandırdı.

Svenson’un yerine oyuna giren ve alışık olmadığı defansın sağında görev alan Dorukhan vasatı aşamadı.

KLUVERT DÖNEMİ SONA ERDİ!

Ligin ilk haftalarında ve Avrupa Kupası maçlarında Montella formatıyla sahaya çıkan Şimşek; kulübenin zayıflığıyla birlikte sakatlık ve cezalılar sonrası eski gücünden uzaklaştı.

Teknik Direktör Kluvert ilk maçlarda eski kadroyu bozmayıp, doğru işler yaparken, şimdilerde beklenilen oluşumu sağlayamadı. Takımın fizik gücü yerlerde.

Takımı iyi hazırlayamadığı, motive edemediği eleştirileri karşısında Kluvert; Samsunspor yenilgisi sonrası futbolcularını suçladı. “Herkes kendi performansını sağlayamadı” diyerek adeta takımın tamamının isteksizliğine dikkat çekti. Çok top kayıpları yapıldığını söyledi ama bunun nedenini ortaya koyamadı. Kenardan sahaya atacak adam bulamadı. Takım aciz kalırken 4 ve 5.değişiklikleri yapmadı, kenarda çaresizce yenilgiyi seyretti.

Maç sonrası sürpriz şekilde menejerinin Adana’ya çağrılması da manidar karşılandı! Son alınan bilgilere göre de; gönderildiği ve yerine muhtemel adaylarla görüşmelere başlandığı öğrenildi.